“Günlerden bir gün gardiyan, ‘Hadi, Sinek. Müdür Bey bildirdi, topla pılını pırtını, çıkıyorsun,’ dedi. Oysa Sinek’in hiçbir şeyi yoktu. Cezaevinde kaydı bile yoktu. Ne kimlik kartı, ne doğru bir adı vardı, ki üç senedir kayıt yapılabilsin. Kış gelmeden içeri girer, yaz başlangıcında serbest bırakılırdı. Kayıt yerine bir tutanak yazılıp, her ihtimale karşı bir rafta saklanırdı.
“Başkası olsa cezaevinden tahliye edildiği için sevinir, neşelenirdi. Sinek ise hiç tepki vermedi. Zaten herhangi bir olaya tepki verdiği nadirdi. Biliyordu; dışarıda da iyi bir hayat beklemiyordu onu. Çıkarken ne kimse ona ‘hayırlı olsun’ dedi, ne de o başkalarına ‘Allah kurtarsın’. Yerinden kalktı; kimseye tek kelime etmeden, ağır adımlarla kapıya doğru yürüdü. Gıcırdayarak açılan kapıdan bir sinek gibi süzülüp çıktı.”